İŞKUR’un 10’uncu Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda konuşan Genel Başkanımız ve Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Soner Can Tufanoğlu, “Ülkemizin en riskli ve tehdit içeren sorunu işsizliğe karşı mücadelenin baş aktörü olan ve istihdam politikalarının belirlendiği Türkiye İş Kurumu'nun yönetiminde olmamamız, Mesleki Yeterlilik Kurumu'nun yönetiminde olmamamız, İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulu'nda olmayışımız maalesef katılımcılığı azaltmaktadır. Farklı bir bakış sunmak, farklı bir yaklaşım ortaya koymak için bu yerlerde Konfederasyon temsilcilerinin yer almasının yönetim süreçlerine, çözüm önerilerine zenginlik katacağını düşünüyoruz” dedi.
Türkiye İş Kurumu'nun (İŞKUR) 10'uncu Olağan Genel Kurul Toplantısı; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Memur-Sen Genel Başkan Yardımcıları Soner Can Tufanoğlu, Levent Uslu ve Metin Yılancı, İŞKUR Genel Müdürü Cafer Uzunkaya, TESK Başkanı Bendevi Palandöken, Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan, DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve çok sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Programa Memur-Sen’i temsilen katılan Genel Başkanımız Soner Can Tufanoğlu, konuşmasına İŞKUR’un 10’uncu Genel Kurulu’nu tebrik ederek başladı.
“Ekonomimizdeki büyüme hızında olumlu sinyaller görüyoruz”
Her nerede olursa olsun işsizliğin göz ardı edilemeyecek ekonomik ve sosyal bir risk olduğunu ifade eden Soner Can Tufanoğlu, “Tedbirli hareket edilmediğinde tüm riskler gibi en nihayetinde tehdide dönüşebilecek işsizliğin felakete neden olmaması için denetim altına alınarak düşük seviyelere çekilmesi en önemli mücadelemizdir. Bu mücadelenin öncü kurumlarından olan İŞKUR’un ve biz paydaşların en önemli vazifesi ülkemizin geleceğine, ekonomisine, sosyal politikalarına paralel istihdam stratejilerini oluşturmak, katkı sunmak ve istihdamın korunarak geliştirilmesini ve yaygınlaştırılmasını sağlamak, işsizliğin tehdit olmasına izin vermemek olmalıdır. Türkiye ekonomisindeki artan büyüme son yıllarda finansal saldırılar, yaptırımlar ve tehditler nedeniyle yavaşlamış olsa da sürdürülebilir dengeli ekonomik politikalar sayesinde ekonomimizdeki büyüme hızında olumlu sinyaller görüyoruz. Uluslararası finans kuruluşlarının Türkiye’ye ilişkin büyüme tahminlerini pozitif yönünde revize etmiş olmaları, ekonomik güven endeksinin artmış olması da bunun bir kanıtı” diye konuştu.
Tufanoğlu sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Ekonomimizi hedef alan saldırı ve tehditler istihdam düzeyimizi de olumsuz yönde etkilemiş durumda. İşsizlik oranlarına baktığımızda 2019 Temmuz’da yüzde 13,9 seviyesinde olduğunu görmekteyiz. Yüzde 13,9 işsizlik oranı ekonomi ve sosyal politikalarımız için risk oluşturabilecek bir orandır. Bu nedenle işsizlik oranının denetim noktası olarak adlandırabileceğimiz yüzde 5'lerin altına çekilmesi öncelikli hedefimiz olmalıdır. Son yıllarda geliştirilen istihdam politikalarının merkezinde kadınların, gençlerin ve engellilerin istihdamına önem ve öncelik verilmesini olumlu buluyoruz. Bu kapsamda, engelli personel alımının artmasını, kadın istihdamında yeterli olmasa da bir hareketlenme olmasını artı gelişmeler olarak görüyoruz. Ancak, genç istihdamı ve genç işsizlik noktasında pozitif olmamızı engelleyen rakamlar var.
Bugün genç işsizlik rakamları yüzde 27'leri bulmuş durumdadır. İşsizlik oranları yaş grupları itibarıyla incelendiğinde, en yüksek riski taşıyan yaş grubunun gençler olduğu görülmektedir. Bu durum yeni istihdam alanlarının açılmasında yetersiz kalınmış olunduğunu ve istihdam-eğitim ilişkisinin yeterince kurulamadığını göstermektedir. Bu çerçevede, eğitim-istihdam ilişkisinin sağlıklı kurulması için YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı ile sıkı işbirliğine girilmelidir. Kamu istihdamı ile özel sektör istihdamı birlikte ele alınarak yükseköğretim programlarının Türkiye'nin istihdam ihtiyacına göre belirlenmesi, kontenjan tespitinin buna göre yapılması önem arz etmektedir. Ülkemizin gelir düzeyi yüksek ekonomiler arasına girebilmesi ancak işgücü piyasasının etkinliğinin artırılması, nitelikli çalışanların yetiştirilerek üretimde yer almalarının sağlanmasıyla olacaktır. Memur-Sen olarak çalışanların insan onuruna, insanca yaşamaya en uygun mali ve sosyal hakları elde etmeleri, özlük ve sosyal güvenlik haklarının var olması için mücadele verirken bununla birlikte başta kamu görevlilerimizin ve tüm çalışanlarımızın kadrolu çalışan olması konusu kırmızı çizgimizdir.”
Elimizi taşın altına koymaya hazırız
Memur-Sen olarak istihdam noktasında ellerini taşın altına koymaya hazır olduklarını ifade eden Tufanoğlu, “İşsizlik sosyal politika alanıyla ilgilidir ve ancak sosyal partnerleriniz olursa doğru ve kalıcı çözümler üretebilirsiniz. Biz istihdam politikaları üreten kurumların yapılarının ve örgütlenme modellerinin daha demokratik olmasından yanayız. Sosyal diyaloga daha açık olmasının önemine inanıyoruz” diye konuştu.
Tufanoğlu, “Ülkemizin en riskli ve tehdit içeren sorunu işsizliğe karşı mücadelenin baş aktörü olan ve istihdam politikalarının belirlendiği Türkiye İş Kurumu'nun yönetiminde olmamamız, Mesleki Yeterlilik Kurumu'nun yönetiminde olmamamız, İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulu'nda olmayışımız maalesef katılımcılığı azaltmaktadır” diyerek, farklı bir bakış sunmak, farklı bir yaklaşım ortaya koymak için bu yerlerde Konfederasyon temsilcilerinin yer almasının yönetim süreçlerine, çözüm önerilerine zenginlik katacağını da sözlerine ekledi.
Tufanoğlu sözlerini şu şekilde noktaladı:
“Bu eksiklikleri giderici düzenlemeler mutlaka hayata geçirilmelidir. Yeni istihdamların oluşmasına katkı sunan, işsizlikle mücadele eden İŞKUR’un güçlü kadrosunun mali, sosyal ve özlük hakları da mutlaka artırılmalıdır. Bu kapsamda, Kurumun mevcut personel sayısı ile işsizlik sorununu çözmesi mümkün değildir. Türkiye İş Kurumu öncelikle kendi bünyesinde tam istihdamı sağlamalıdır. Mevcut boş kadrolar doldurularak Kurumun personel sayısı maksimuma çıkarılmalıdır.”