Memur-Sen Konfederasyonu, 15 Temmuz şanlı direnişinin 4’üncü yıldönümünde o gece darbecilerin hedefi olan Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne yürüdü. Pandemi tedbirlerine uyularak gerçekleştirilen yürüyüşte şehitleri temsilen meşaleler taşındı. Yürüyüşün ardından Ankara Emniyeti önünde gerçekleştirilen basın açıklaması ile darbe girişimi bir kez daha kınandı, milli iradenin destekçisi olunacağı mesajı verildi.
Memur-Sen Genel Merkezi‘nden başlayan eyleme Memur-Sen Genel Başkanı Al Yalçın, Memur-Sen yönetim kurulu üyeleri, bağlı sendikaların genel başkanları ve yönetimleri ile sendika üyeleri katıldı.
15 Temmuz Gecesi Bütün Dünya Milletimizin Kahramanlığına Şahit Oldu
Yürüyüşün sonunda açıklama yapan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 15 Temmuz’da gerçekleştirilmeye çalışan hain darbenin taşeronluğunu FETÖ’nün üstlendiğini ve planın da okyanus ötesinde hazırlandığını ifade etti.
Yalçın, “Türkiye’yi kaos ve iç savaşa sürüklemeyi, millete diz çöktürmeyi hedefleyen bu hain planda; 8 binden fazla askeri personel, 35 uçak, 37 helikopter, 74 tank, 246 zırhlı araç, 3 askeri gemi millete karşı kullanıldı. Gözü dönmüş hainler, küresel efendileri adına millete ve milletin kurumlarına alçakça saldırdılar. Meclis, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Özel Harekât Daire Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT, TRT ve birçok kurum saldırıya uğradı; Genelkurmay, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, TRT ve onlarca kurum işgal edildi. Hesapta önceki darbeler gibi millet sessiz kalacak, ülke teslim olacaktı. Ama ülkenin yiğit evlatlarının tarihi direnişi ve Allah’ın yardımı bütün planları bozdu. 15 Temmuz gecesi bütün dünya; Meydana yüreklerini koyanlarla, ihanetlerini koyanların, Çekirdek çitleyip televizyondan darbeyi izleyenlerle, abdest alıp tanklara direnenlerin, Milletin silahını millete çevirenlerle, milletine göğsünü siper edenlerin mücadelesine şahit oldu. O gün millet coşkun bir ırmak gibi, iradesinin önüne örülmüş bentleri yerle bir ediyordu. 250 kardeşimiz o gece kahramanca şehadet makamına erişti. 2 binden fazla kardeşimiz yaralandı ve gazilik mertebesine ulaştı” ifadelerini kullandı.
“Gün Bugündür” Diyerek Alanlara İndik
“O gece darbe olduğu haberini alır almaz, henüz hiçbir çağrı yapılmadan, ‘Gün bugündür, evde durma günü değildir, iradeye sahip çıkmak günüdür, herkes meydana çıksın’ dedik 1 milyonluk teşkilatla meydanlara çıktık” diyen Yalçın, kimileri bankamatiğe ve markete koşarken Memur-Sen’in meydanlara koştuğunu belirtti ve ekledi: “Bu bir vatan savunmasıdır dedik ve meydanları doldurduk.”
Memur-Sen teşkilatlarının 15 Temmuz’da destan yazan bir teşkilat olduğuna dikkat çeken Yalçın, “Bu teşkilat, halka operasyon yapmaya kalkışanlara en büyük operasyonu yapan teşkilattır. Biz meydana ilk çıkan ve üyelerini meydana ilk çağıran teşkilat olarak; hainlere karşı inancımızı, irademizi, ülkemizi savunduk; şehitler verdik, gazilerimiz oldu. Türkiye o gece, büyük ve yekpare bir meydana dönüştü ve biz o meydandaydık. Türkiye’nin kamu görevlileri olarak, en büyük kamu görevlileri konfederasyonu olarak milletin yanındaydık. Yaralılara hemşirelerimiz, doktorlarımız koştu, TRT’yi kurtarmaya haberciler, basıncılar koştu. Milletin yüreğine coşku, zalimlerin yüreğine korku salmak için selaları okumaya imamlar, müezzinler koştu. O gece; Türkiye’nin entelektüel birikimi, tankların topların karşısında bir direniş manifestosu yazdı. Bütün sendikalarımızla oradaydık. Bütün komisyonlarımızla o meydandaydık. Cuma Dağ’larımızla, Ali Alıtkan’larımızla, Yusuf Elitaş’larımızla, İlhan Varank’larımızla o meydandaydık” ifadelerini kullandı.
Darbe Bastırılınca Hayal Kırıklığına Uğrayanlar, Hain İşgali Sulandırmaya, Basitleştirmeye Kalkıştılar
Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu ülkenin son kurtuluş destanını kanlarımızla yazdık. Vatan millet denince mangalda kül bırakmayan, vatanı tekeline almaya kalkanlar o gece evdeydi. Sözde anti-amerikancılar, antiemperyalistler o gece oturanlardandı. Sözde darbe karşıtları, sahte demokratlar, imütasyon antikapitalistler, vatan millet bezirgânları. O gece hepsi evde televizyon izleyip darbenin neticesine göre pozisyon almanın hesabını yapıyorken, Milletin yiğit evlatları, hesapsızlar, hasbiler; meydanlarda, vatan savunmasında son kurtuluş destanını yazıyorlardı. O gece cilası dökülenler, sabah darbe bastırılınca telaşla şehitlerin kanından rant devşirmeye kalktılar. Darbe bastırılınca hayal kırıklığına uğrayanlar, hain işgali sulandırmaya, basitleştirmeye kalkıştılar. “Meydanlara çıkmayın” diyenlerle 15 Temmuz’a “kontrollü darbe”, “tiyatro” diyenler 29 gün boyunca tuttuğumuz direniş nöbetlerine burun kıvıranlar aynı tornadan çıkmış kurşun askerlerdir. Bunların sözü de, ruhu da sahte.. Biz bunları tanıyoruz, sizler de tanıyorsunuz.”
Okyanus ötesinde planlanan darbe girişimiyle Türkiye’yi tekrar ABD-İsrail hattına katmak, ümmetle kurulan köprüleri yıkmak, küresel vesayete yeniden yol açmak, Türkiye’yi küresel düzenin uslu çocuğu yapmak istendiğini belirten Yalçın, 15 Temmuz’un milletin çelik iradesine diz çöktürme operasyonu olduğunu ifade etti.
Bir Kurşun Yağmuru Altında Kaldık
15 Temmuz’un direnişin ve yeniden şahlanışın adı olduğunu sözlerine ekleyen Yalçın, 15 Temmuz’un çelikleşmiş millet iradesinin şanlı direnişi olduğunu kaydetti.
Yalçın şöyle devam etti: “15 Temmuz; şahitler, şehitler, gaziler geçitidir. Bir şehadet şöleni, bir diriliş gecesidir! Yeni bir Çanakkale, yeni bir Kutü’l-amare direnişidir. Demagojinin güvenli limanına sığınmadan, sözde değil özde; lafla değil kanla yazılmış antiemperyalist bir manifestodur. Diğerkâmlığın zirvesi, kardeşliğin simgesi, adamlığın belgesidir. Şehitlerimiz o gece bize özgür bir gelecek, bağımsız bir vatan hediye ettiler. Daha güçlü, daha özgür, daha büyük bir Türkiye’nin önünü açtılar. Bugün hakkımızı dünyanın neresinde olursa olsun alabiliyorsak, bir hafta sonra Ayasofya Camii’nde namaz kılacaksak, bu şehitlerimizin o gece kanlarıyla meydanları kızıl kana boyaması sayesindedir. O gece gördüğümüz ihaneti de sadakati de asla unutmayacağız ve unutturmayacağız. "Soykırımı unutmayın çünkü unutulan soykırım tekrarlanır" diyor Aliya. Biliyoruz ki zulmü unutan, aynı zulme bir daha uğrar. Gaflete yatan ihanete uyanır. İşte bu yüzden 4. yılında da “Her şehit bir meşale” diyerek meydanlardayız. O gece meydanlara hangi şuurla çıktıysak bugün de aynı şuurla buradayız. Bu vatana gözünü dikenlere 15 Temmuz’u hatırlatmak için buradayız. Evet, biz buradayız; vatan savunmasındayız, nöbetteyiz, teyakkuzdayız.”
Dünya direniş tarihinin bu muhteşem sahnesini, karalamak, unutturmak isteyenlere inat 15 Temmuz’u anmayı, anlatmayı, o ruhu kuşanmayı sürdüreceklerinin altını çizen Yalçın sözlerini şu şekilde noktaladı: “Çünkü 15 Temmuz’u unutmak demek; Hainlerin ihanetini, milletin direnişini unutmaktır. Direniş şuurunu kaybetmek, vatan ufkunu yitirmektir. Bu milletin üzerinde hesabı olanların, bu ülkenin geleceğine göz koyanların hesaplarını boşa çıkarmak, heveslerini kursaklarında koymak için 15 Temmuz’u unutmayacağız ve unutturmayacağız.”
Basın açıklamasının ardından emekçiler hep bir ağızdan şöyle haykırdı:
“Herkes bilsin, herkes duysun ki; Allah’tan gayrısına eğilmeyeceğimize,
şehitlerin emanetine sahip çıkacağımıza; emperyalizme, siyonizme, teröre geçit vermeyeceğimize; söz konusu vatansa; susmayı gaflet, tereddüttü zillet, oturmayı ihanet sayacağımıza, vatanı koruyup, milleti savunacağımıza emekçiler olarak tarihin ve insanlığın önünde söz veriyoruz!”