Emperyalist odaklar Türkiye’yi operasyona açık bir ülke haline getirmek için suni toplumsal fay hatları üretmeye gayret etmektedirler. Ülkemizin etnik, dini ve mezhebi zenginlikleri, kirli odaklar tarafından terör örgütleri kullanılarak ideolojik ayrışmalara zemin üretmek, milletin birlik ve beraberliğini bozmak, tefrika oluşturmak için kullanışlı aparatlara dönüştürülmek istenmektedir.
6-7 Eylül 1955 olayları veya 12 Eylül’e giden süreçte olduğu gibi ülke tarihine en karanlık dönem olarak geçen 90’lı yıllarda da ülkemiz birçok sistematik kirli senaryoya sahne olmuştur. Siyaseti ve millet iradesini prangaya vurmak üzere sahnelenen onlarca senaryo art arda hayata geçirilmiş, ülke ekonomisi çökertilmiş, toplumsal barış bozulmuştur. 1993 yılında üç gün arayla gerçekleştirilen iki büyük provokatif katliam bugün bile milletin hafızasında canlılığını korumakta, toplumsal fay hatlarını diri tutma planlarına hizmet etmek amacıyla kullanılmaktadır.
Gerek 2 Temmuz 1993’te yaşanan Madımak faciası, gerekse de bu olaydan üç gün sonra 5 Temmuz’da gerçekleştirilen Başbağlar katliamı; failleri ve gerçekleşme biçimleri farklı olsa da planlayanı ve azmettireni aynı olan iki korkunç olaydır. Üzerinden 31 yıl geçmiş olan her iki facia da milletin maşeri vicdanında ve selim aklında yargılanmış ve mahkûm edilmiş, arkasındaki planlar deşifre edilmiştir.
Eski Türkiye olarak tesmiye edilen tarihsel şartlarda gerçekleşmiş bu ve benzeri olaylar bir takım kesimlerce Yeni Türkiye’yi teslim almaya yönelik aparat olarak kullanılmak istense de artık milletimiz bu propagandalara kanmamakta, marjinal kesimlerin avuntusu olmaya devam etmektedir.
Elbette yaşanan elim hadiseler emperyalist odakların planları neticesinde yaşanmış olsa da, tekerrür etmemesi ve benzeri oyunların yeniden sahnelenmemesi için her biri üzerinde ayrı ayrı düşünülmesi, ibret alınması ve ders çıkarılması gereken olaylardır. Bir yanda gizli eller üzerinden Madımak’ta sanatçıların bir provokasyonla katledilmesi ve olay araştırılmadan sorumluluğun dindar kesimlerin üzerine yıkılması, öte yanda ise bu olayın intikamı adı altında Alevi ve Sünni vatandaşlar arasında Madımak’ta açılan yarığın fay hattına dönüştürülmesi için PKK terör örgütü tarafından Başbağlar’da camiden çıkan insanların kurşuna dizilerek 33 kişinin katledilmesi, bizlere bu olayların amacını ve planlandığı merkezi açık bir şekilde gösteriyor.
Siyasi irade, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve örgütlü bütün kesimlere düşen bu tür provokasyonları mümkün kılan toplumsal fay hatları oluşturma gayretleri karşısında sağduyu ve aklıselimle davranmak, toplumsal barışı kalıcı kılacak adımlar atmak ve her türlü kirli oyunu daha sahneye konulamadan bozmaktır. Hatırlatmak isteriz ki Başbağlar’ın da Madımak’ın da acısı milletimizin ortak acısıdır. Sorumluluk sahibi herkes için asıl olan acıları yarıştırmak değil bizi biz yapan değerlerimize sarılarak yaraları elbirliği ile sarmaktır.
Bu vesileyle bir kez daha Memur-Sen Konfederasyonu olarak Madımak ve Başbağlar’da hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyor, bu olayları planlayan ve eyleme koyanları lanetliyoruz.