16 Nisan 2017 Pazar günü gerçekleşen referandumu sonucunda milletimiz; Türkiye’nin öze dönüşüne, geleceğe doğru kararlı yürüyüşüne, güven ve istikrar perspektifiyle yükselişine hız kazandıracak Anayasa değişikliğine Evet demiş ve onay vermiştir.
16 Nisan 2017 Pazar günü gerçekleşen referandumu sonucunda milletimiz; Türkiye’nin öze dönüşüne, geleceğe doğru kararlı yürüyüşüne, güven ve istikrar perspektifiyle yükselişine hız kazandıracak Anayasa değişikliğine Evet demiş ve onay vermiştir.
Milletimizin onayı; teorik çerçevesiyle iki asırlık, anayasal hükümlere dayalı pratik zeminiyle altmış yıllık tarihe sahip vesayet düzeneğinin bütün görünümleri ve birikimleriyle yıkılmasını, vesayet düzeneğinin kurulmasına zemin oluşturan Parlamenter Hükümet Sistemi’nin yerine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini en kısa sürede ve bütün yönleriyle kurulmasını kapsamaktadır.
Milletimiz; referandum sürecinde, sandık aşamasında ve sonucun açıklanması sonrasında akl-ı selime dayalı tavırlarıyla demokratik olgunluğunu, sandığa gitme oranıyla demokrasinin asli öznesi ve siyasal iradenin mutlak sahibi olduğunu, vesayeti bitirme noktasındaki kararlılığıyla Yeni, Büyük ve Güçlü Türkiye hedefindeki öncü sorumluluğunu bir kez daha tescillemiştir.
Tarihinin bütününe bağımsızlık ve özgürlük iradesini yansıtmış olan milletimizin 16 Nisan’da ortaya koyduğu iradeyi; hakimin de hakemin de millet olduğunu fiili durum olarak ortaya koyan siyasal sistemin, egemenliğin bila kayd-u şart millete ait olduğunu hukuki olarak teminat altına alan anayasal çerçevenin cari olduğu Yeni Türkiye’nin inşa ruhsatı, milletin, tarihiyle, egemenlikle, medeniyet değerleriyle vuslatı olarak görüyoruz.
Yaşlısından gencine, kamu görevlisinden işçisine, kadınından erkeğine, Tercih Evet diyenden demeyenine fert fert bütün milletimiz; iradesine ket vurulamayacak, özgürlüklerin önüne set çekilemeyecek, vesayetin esamesine, ihanetin zerresine tahammül edilmeyecek bir gelecek ve Türkiye noktasında milli mutabakatını ortaya koymuştur.
16 Nisan, bu yönüyle bir uyanış, diriliş ve şahlanış miladı olarak tarihe kaydedilmiştir. 17 Nisan, milletimizin hem kendisinin hem ülkesinin hem de dünyanın yarınlarına yön verme noktasındaki hür iradesini haykırışının ilk günüdür. 16 Nisan’da yaşanan ve 17 Nisan’dan itibaren yola çıkan, milletin tarihin akışını değiştirme gücüdür.
Hiç kimse ama hiç kimse, milletin kararını yanlış yorumlama, kararlığına duyarsız kalma hatasına düşmemelidir. Türkiye’deki herkes, her kesim, her kurum, her parti, her sivil örgüt bu karara sadece saygı duymamalı, milletin iradesinin gereklerini yapmak konusunda referandumda tercihi ne olursa olsun sorumluluk almak heyecanını, birikimini bütün samimiyetiyle ortaya koyacağını da milletin huzurunda deklare etmelidir.
Milletimiz tarafından onaylanan Anayasa değişikliğinin gövdesini oluşturan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kural ve kurumlarıyla yürürlüğe gireceği 3 Kasım 2019 tarihine kadar geçecek iki yılı aşkın süreç, siyaset kurumunun bütün taraflarının, sivil toplum mecrasındaki bütün kuruluşların, toplumun farklı siyasi ve ideolojik fikirlere sahip bütün katmanlarının sözünü, fikrini, eleştiri ve görüşlerini yansıtacağı katılımcılığı ve katkıyı esas alan demokratik paylaşım sürecine dönüştürülmelidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine yönelik ikincil mevzuatın oluşturulmasında, fikirleri, birikimleri ve tepkileriyle bütün toplumun söz söylemesi, sistemin ortak akılla, bihakkın kurulmasının ilk şartı olarak görülmeli ve bunun gereği yerine getirilmelidir.
Anayasa değişikliğiyle vesayet sisteminin, millete rağmenci anlayışın bertaraf edildiğini ortaya koymak adına en net irade beyanı, yeni Hükümet Sisteminin fiili uygulama zeminlerini ve bunun hükümlerini barındıracak kuralların, kurumların hep birlikte oluşturmaktır.
Doğrudan millet tarafından onaylanan Anayasa değişikliğinin gereği olarak, siyasetin pratikleri ve devlet yönetiminin işleyişi noktasında yeni bir devir başlamıştır. Bu devrin hayat bulmasını, vesayetin yok olmasını engellemek adına referandum sürecine doğrudan müdahil olan ülkelerin, uluslar arası platformların tutumları, millet tarafından hem bertaraf edilmiş hem de kaydedilmiştir. 16 Nisan’da milletimiz, içerdeki vesayet mahfilleri yanında dışarıdaki vesayet destekçisi ülkeleri de tekrar tevessül edemeyecekleri şekilde devre dışı bırakmıştır.
Referandumdaki Evet kararını, milletimizin; terörün, ihanetin, küresel sömürünün öznelerini, tetikçilerini eylemlerini, söylemlerini, kumpas ve tezgahlarını sınır dışı etme kararı, yurda sokma kararı olarak görüyoruz. Anadolunun bütün renkleriyle birlikte ve hür yaşadığı, farklılıkların zenginlik, vatandaşlığın hukuki eşitlik olarak yaşandığı Yeni Türkiye, sadece insanlarımız için değil dünya mazlum ve mağdurları için de güven ve adalet kapısıdır. Bunun bilincinde olarak, 17 Nisan’dan itibaren üreten Türkiye, büyüyen Türkiye, gelişen Türkiye, çözüm üreten, sorun tüketen Türkiye, demokratik devletin, özgür bireyin, sivil toplumun cari olduğu Türkiye için ter akıtmalı ve kafa yormalıyız. Türkiye’yi hak ettiği yere birlikte, el ele taşımalıyız. Kamplaşmanın, kutuplaşmanın, birbirine sırt dönmenin bize ödettiği faturaları unutmadan, geleceğe dair güvenli adımlarla, istikrarı kuşanmış bir siyasal kurguyla yol almalıyız. Bunu başarırsak, ufku açık millet; yolu açık Türkiye’yi hem kuracak, hem koruyacak hem de hak ettiği zirveye taşıyacaktır.
Türkiye’nin hepimize ait olduğu bilinciyle, alınterimizi değerli kılmanın, helal ekmeğimizi büyütmenin, Türkiye’yi prangalarından, küresel operasyonlardan arındırmanın heyecanıyla, azmi ve kararlılığıyla sorumluluk alan, ülkemizin kırılma anlarının tamamında gövdesini taşın altına koyan, 15 Temmuz’da meydanlarda ihanetin karşısında bir kale gibi duran, 16 Nisan referandumu için Türkiye’nin her karışında vesayetin bitmesi, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu sisteme geçmesi için ter akıtan Büyük Memur-Sen ailesinin bütün mensuplarına, aynı duygu, düşünce ve kararlılıkla yola revan olan paydaş sivil toplum kuruluşlarına, bütün siyasi partilere ve bu değişikliğin gündeme ve milletin önüne getirilmesine liderlik eden Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’a şükranlarımızı sunuyoruz.
İstiklal Marşımızın ilk sözü, şerre ve batıla karşı mücadelede inanç ve medeniyet değerlerimizin özü olan “Korkma” duruşunun bütün mecralarda tezahürüne zemin oluşturacak olan Anayasa değişikliğinin ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin, milletimize, ülkemize, bölgemize, insanlığa huzur refah, barış ve adalet getirmesi, zulmün ve zulmü besleyen dünya düzeninin sona ermesi noktasında sağlayacağı fırsat ve imkanları milletimizle birlikte oluşturma çabamız daim, ALLAH daime yar ve yardımcımız olsun.
Bu gönderiye henüz kimse yorum yapmadı