Memur-Sen’in bileşeni olduğu ve 25 ülkeden 33 konfederasyonu bünyesinde barındırarak 30 milyonu aşkın emekçiyi temsil eden Uluslararası Emek Konfederasyonu’nun (International Labour Confederation - ILC) 1. Olağan Genel Kurulu, Memur-Sen Genel Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Işıkhan: Memur-Sen, Türkiye’nin demokrasi, insan hak ve özgürlükleri konusundaki mücadelesine büyük katkı yapmıştır
Işıkhan: Memur-Sen, Türkiye’nin demokrasi, insan hak ve özgürlükleri konusundaki mücadelesine büyük katkı yapmıştırKüresel hak ve adalet mücadelesi noktasında bu birlik ve beraberliğe katkı sunan Memur-Sen’e teşekkür eden Işıkhan konuşmasını şöyle tamamladı:Memur-Sen kurulduğu günden bu yana ülkemizde de milli iradeden yana ortaya koyduğu onurlu duruşuyla, Türkiye’nin demokrasi, insan hak ve özgürlükleri konusundaki mücadelesine büyük katkılar sağlayan sivil toplum kuruluşlarımızdan birisi olmuştur.Memur sendikacılığında yakın bir geçmişe sahip olmamıza rağmen; Memur-Sen, bilgi ve tecrübesiyle sosyal diyaloğa, toplumsal uzlaşıya, çalışma hayatının yapısal sorunlarına, çözüm hususunda çok ciddi katkılar sunmuştur.
“Emekçiler olarak zulme ve sömürüye karşı birlikte mücadele edeceğiz”Genel Kurulda konuşan Genel Başkan Yalçın, her geçen gün dünyadaki krizlerin arttığını ifade ederek; dünyanın yüzde 30’u çölleşmeyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. Ülkeler arasındaki gelir dağılımı farkının gittikçe arttığını belirten Yalçın, finansal kapitalizmin sonucunun tekelleşme olduğunu hatırlatarak, “Teoriler çöktü. Burada distopik bir evren resmi çizmiyoruz. Bilakis konuştuklarımız gerçekler. Ne var ki hayatımızı en çok etkileyen şeylerden biri de egemenlerin iktidar aparatı olarak kullandıkları bilginin manipüle edilmesi. Rakamlar manipüle ediliyor. Haberler, yazılar manipülasyon üzerine kurulu. Spekülatörler, geniş kitleleri sözde ilkeler adına manipüle ediyorlar. Zaten teoriler, adaletsizliğin üzerini örtmek, sömürüyü meşrulaştırmak için bilim kisvesi altında üretilmiş kandırmacalardan ibaret. Ne zaman üretildiklerinin takibini yaparsanız, hangi kirli stratejinin aparatı olduğunu hemen anlarsınız. Bugün dünden bir fark var… Bugün üretilen yeni teoriler, dünün dünyasındakilerden daha köksüzler. Aynı şey sistem adına oluşturulan kurumlar için de geçerli. Bugün uluslararası hukuka güven her zamankinden daha az. Hukuku işletecek kurumların bizzat krizin kaynağı olduğuna ilişkin yorumlar da fazla.
Söz gelimi katliamcı İsrail, bizzat, BM Güvenlik Konseyinde veto yetkisi olan bir ülkenin, Amerika’nın delegesinin eliyle koruma altına alınıveriyor. Oysa İsrail, Filistinlilere karşı tam bir soykırım gerçekleştirdi. Çoğu çocuk 30 bine yakın insanı katletti İsrail. Hastaneleri, eğitim kurumlarını, ibadethaneleri yerle bir etti. Siyonistler için bütün bunlar sıradandı. Getto ideolojileri söylüyordu katliam yapmalarını. Ama onları en çok cesaretlendiren, emperyalizmdi, emperyalist ülkelerdi. Güney Afrika öncülüğünde Uluslararası Adalet Divanında açılan davayı bu noktada çok önemsiyoruz. Tıpkı bu davada olduğu gibi dünyanın iyi insanları, emekçileri birlikte hareket etmeli, zulme, zalime, adaletsizliğe ve soykırıma karşı daha yüksekten ses çıkarmalı, söz söylemeli. ILC olarak bu davanın takipçisi olmalıyız, ülkelerimizde insanlarımıza süreci anlatmalıyız. Ve en önemlisi de İsrail mallarına karşı uzun süreli bir boykot gerçekleştirmeliyiz. Çünkü zulmün önünü ancak dayanışmayla kesebiliriz. Öte yandan Ukrayna’da da can pazarı yaşanıyor. Bunun için, ötekileştirmenin ve ayrımcılığın olmadığı bir düzen için inanç ve vicdan özgürlüğü savunuyoruz” ifadelerini kullandı.
“Umut ilkesini büyüteceğiz”
Dünyada yaşanan krizlerin yanında emek ve sendikal alanda da bir krizin yaşandığının altını çizen Ali Yalçın, “Burada emek örgütlerinin yaşadığı krizi sistemden bağımsız olarak değerlendiremeyiz. Malum, sendikacılık en büyük baharını sanayi kapitalizmi döneminde yaşamıştı. Yani, üretimin güçlü bir şekilde dile getirildiği, emeğin bu noktada denklemin içinde yer aldığı bir zemindi sanayi kapitalizmi. Burada söyledikleri eskiye özlem değil.
Sömürü o dönemde de devam ediyordu. Fakat, bugünkü gibi emek kavramı ekonomik teorilerin dayandığın denklemin dışına itilmemişti. 1980 sonrası rant ilkesine dayanan neoliberalizm emeği hor gördü, denklemin dışına çıkardı. Sendikalar da, özellikle uluslararası yapılar nezdinde söyleyeyim, bu muhasebe sistemine karşı güçlü bir direniş gösteremedi, alternatif geliştiremedi. Biz Memur-Sen ailesi olarak bu çelişkiyi erken fark edip, ona göre stratejiler geliştirmek için güçlü bir entelektüel çaba içine girdik. İlk önce ülkemizde, farklı bir sendikacılık ilkesini benimsedik. İdeolojilerin ötesinde, insanı merkeze alan, hizmet sendikacılığına önem verdik. Sonraki aşamada ise ‘emek evrenseldir’ diyerek, siz dostlarla temasa geçtik. Mutluyuz ki, gidişattan endişeli, yeni bir yol arayışı içinde olan dostlarla karşılaştık. Sizlere çok teşekkür ediyorum” dedi.
Yalçın, içinde yaşadıkları sistemi derinden sorguladıklarını, kaynakların adil bir bölüşümle bütün insanlığa yeteceğini gayet iyi bildiklerini ve finansal balonun emdiği değerlere itibar etmeye devam edilirse sorunun daha da büyüyeceğini belirterek, “Uluslararası Emek Konfederasyonu, işte, her geçen gün krizin egemenliğine giren bir dünyada, var olan kurum ve kuruluşların bırakın çözüm üretmeyi, bizzat krizin bir parçası oldukları bilinciyle Avrasya bölgesindeki emekçilerin bir araya gelerek çözüm üretmesi amacıyla kurulmuştur. Biz hep birlikte umut ilkesini büyüteceğiz, göreceksiniz. İnsan varsa, inanç varsa; umut vardır, imkan vardır. Bizim kıymetlimiz emek, bizim değerimiz insan. Finansal kapitalizm insanı yabancılaştırır. ‘Bugün sistem insanı dahi maliyet unsuruna indirgedi’ desem çok mu ileri gitmiş olurum. Oysa emek dönüştürür. Adaletin temelinde emek vardık, hak vardır. Biz, yeni bir yol deniyoruz. Biz, insanlığın da birikimini özümseyerek, yeni bir söz söylemek için çalışıyoruz. Örgütlü gücümüzle, bu sözü yaygınlaştıracağız, emeğimizle adil dünyayı kuracağız” diyerek konuşmasını tamamladı.
Esen: Yaşasın emek, yaşasın dayanışma
1. Olağan Genel Kurul’un açış konuşmasını yapan Uluslararası Emek Konfederasyonu Kurucu Genel Sekreteri Mehmet Emin Esen, “Emeğin aşındırıldığı, insanın ve emeğinin nesneleştirilerek değersizleştirildiği, dünya savaşı söylemlerinin yükseldiği bir dönem içerisindeyiz. Dünyanın her bölgesinde insan hakları ihlalleri, savaşlar ve çatışmalar yaşanıyor. Emperyalizmin taşıyıcı güçlerinden aldığı destekle, İsrail, Gazze’de bir soykırım gerçekleştiriyor. Kavramlar aşındı. Barışı ve güvenliği korumakla görevli kurumlar yozlaştı. Emperyalizm bütün değerleri ortadan kaldırıyor. Biz Uluslararası Emek Konfederasyonu olarak kuruluş sürecimizde bu hassas konular üzerinde istişarelerde bulunduk. İnsanın en gözde değeri olan emeğin sömürüldüğü sistem karşısında neler yapabileceğimizi görüştük. Biz, emeğin değerini yükseltmek, emeğin üretimin öznesi olduğunu hatırlatmak için bir araya geldik. Geleceğimizi emekle yoğuracağız, adil bir dünyayı inşa etmek için mücadele edeceğiz. Yaşasın emek, yaşasın dayanışma, yaşasın ILC” şeklinde konuştu.
Ignacio: Dünya emekçileri zor durumda
Amerika’nın Demokratik Sendikalar Birliği Akımı (ADS) Genel Sekreteri Roland Herman Ignacio da bir konuşma gerçekleştirerek, “Bölgemizdeki çoğu ülke çok ciddi siyasi, ekonomik, finansal ve kamu sağlığı sorunlarıyla uğraşmakta. Latin Amerika’da ve Karayipler’de; sosyal ve sağlık alanında yapılan düzenleyici tedbirler, çalışma hayatındaki reformlar ve sosyal güvenlik düzenlemeleri sonucunda emekçi kesimi zor bir durumda. Dünyanın pek çok yerinde düzensizlik, kayıt dışı istihdam, insan hakları ihlalleri yaşanıyor. Küresel düzeyde yaşanan sıkıntılar emekçileri zor bir durum altında bırakıyor. Sendikalar bu süreçlerde daha aktif olmalı, devreye girmeli. Hiçbir zaman sendikalara bu kadar ihtiyaç duyulmamıştı. ILC’nin benimsediği fikirleri benimsiyoruz” dedi.
Mezhoud: Dünya beşten büyüktür
Afrika Sendikalar Birliği Örgütü (OATUU) Genel Sekreteri Arezki Mezhoud, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırımı kınadığını ve Afrika’daki emekçiler olarak Filistinlilerin yanında olduklarını söyleyerek, “Filistinlilere karşı yapılan vahşi suçları kınıyorum. Biz Gazze’nin yanındayız. Bugün pek çok sorunla boğuşmak durumunda kalıyoruz. Küreselleşme; dünyadaki eşitsizliği ve fakirleşmeyi artırıyor. Dünya’da bugün sömürü ve tekelleşme yaygınlaşıyor. Emekçilerin hakkı hiçe sayılıyor. Pek çok ülkede emekçiler haksız yere işten çıkartılıyor, düşük ücretlerle çalışmak zorunda bırakılıyor. Küresel sistemin kurbanı emekçiler olarak bunlarla mücadele ediyor ve etmeye devam edeceğiz. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Dünya beşten büyüktür’ sözü bizim için çok kıymetli. Bugün dünya birkaç güçlü ülke tarafından ele geçirilmiş durumda. Zorluklarla mücadele etmek için dayanışmamızı güçlendirmeliyiz. ILC bizim için büyük bir fırsat. Yaşasın adalet, yaşasın işçi hakları, yaşasın Türkiye emekçileri” ifadelerini kullandı.
Divan Başkanlığını Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Soner Can Tufanoğlu’nun yaptığı kongrede yapılan seçimde, Uluslararası Emek Konfederasyonu Merkez Karar Konseyi Başkanlığına oybirliği ile Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Genel Sekreterlik görevine ise yine oybirliği ile Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Dr. Ahmet Gök seçildi.