Türkiye de İmam-Hatipli Olmak, Bir Lise Öğrencisi Olmaktan Öte Bir Anlam Taşımıştır
Türkiye de İmam-Hatipli olmak, bir Lise öğrencisi olmaktan öte bir anlam taşımıştır diyen Yılmaz, şöyle devam etti: “Türkiye de İmam-Hatipli olmak, bir Lise öğrencisi olmaktan öte bir anlam taşımıştır. Bir dönemler sistem için potansiyel tehlike olarak görülmüş ve ilk fırsatta kapatılmış veya budanmış, başka dönemlerde sosyal ve psikolojik baskılara maruz bırakılmış, bazen de akademik ve bürokratik alanlardan izole edilmeye çalışılmıştır. Ama hamd olsun, milletimizin derin basireti ve sağlam duruşu ile bütün badireler atlatılmış, kurulan bütün tuzaklar ve bütün engeller aşılmıştır. İmam-Hatiplerin ve İmam Hatip neslinin en büyük sermayesi milletin güveni ve hakkın yardımı olmuştur. Önümüze konan engelleri aşmak için asla meşru çizgiden ayrılmadık, kimsenin hukukuna tecavüz etmedik ve hukukun dışına çıkmadık. Ama azimle, kararlılıkla ve ihlasla emek verdik ve cehdimizi ortaya koyduk.Bugün Mardin ilimizde 22 İmam-Hatip Lisesi ve 98 imam Hatip ortaokulu bulunmaktadır. Bu okullarda okuyan yaklaşık 16500 öğrencimiz okumaktadır. Okul binası ve öğrenci sayısı olarak önemli bir yere geldik. "Psikolojik, bürokratik ve politik engelleri aştık. Ama esas görevimiz aslında şimdi başlamaktadır; Kültürel ve bilimsel alanda çıtayı yükseltmeliyiz. Sadece mesleki anlamda değil, hem sözel, hem sayısal alanda yoğunlaşmalı ve ilerlemeliyiz. Okullarımıza ve öğrencilerimize nitelik ve seviye kazandırmanın çabası içinde olmalıyız.Artık yakınmalar, sitemler ve tenkitler ile yetinmemeli ve oyalanmamalıyız. Ülkemizde ve bölgemizde çok kanlı, acımasız ve tehlikeli çatışmalar vuku bulmaktadır. Küresel güçlerin elbette bunda büyük payı vardır. Ancak içinde bulunduğumuz sıkıntıları yalnızca emperyalist ülkelere ve dış güçlere bağlamak kolaycılık olur. Milliyetçilik, kavmiyetçilik, mezhepçilik, cemaatçilik, bölgecilik ve hizipçilik bir virüs gibi bünyemizi esir almakta ve direncimizi kırmaktadır. İmkânlarımızı ve enerjimizi içerde tüketmekte ve dış müdahalelere davetiye çıkarmaktadır.”
İmam-Hatip ruhuna bu anlamda büyük bir ihtiyaç vardır.
Her türlü yobazlıktan, taassuptan, cehaletten ve Kuran’ın ‘Hamiyyetül cahiliyye’ olarak lanetlediği hastalıklardan kurtulmak için kutlu nebi Hz. Muhammed’in örnek modeli olan Sünnet’e sarılmaktan başka çaremizin olmadığını ifade eden Yılmaz, “İmam Hatip nesli olarak her türlü taassuptan, şirkten ve ahlaksızlıktan teberri ediyoruz.Kültür, sanat, felsefe, estetik, tarih ve derin kavrayıştan mahrum olan ve bugün İslam coğrafyasının başına musallat olup vahşette sınır tanımayan DAİŞ ve benzeri şiddet fırkalarını red ediyor ve kınıyoruz. Düşman odaklarca laboratuarlarda üretilip yıkıcı etkisi ile azdırılan bir virüs gibi, bir anda İslam coğrafyasında Müslüman kanı dökmeye doymayan bu anlayış ve örgütler tam bir haçlı ve Moğol istilasını hatırlatmaktadır. Hiçbir mensubiyet ve hiçbir kutsal, masum bir müminin kanından ve canından daha aziz değildir. Bizler yıkımın değil imarın, kötülüğün değil iyiliğin, tefrikanın değil ittihadın, şerrin değil hayrın taşıyıcıları ve savunucularıyız. Komşu ülke Suriye ve Iraktan iç savaş nedeniyle ilimize gelen kardeşlerimize de, Nusaybin ve civar ilçelerden terör nedeniyle şehrimize gelen kardeşlerimize de kardeşlik ve merhamet ile yaklaşmak zorundayız. Bazılarımız Muhacir olmakla imtihan ediliyorsa diğer bazılarımız da Ensar olmakla imtihan edildiğimizi unutmayalım. Dayanışma ve kardeşlik duygularımızı artırmalı, hayır ve hasenat çabalarımızı büyütmeliyiz” şeklinde konuştu.
Esen: İnanç ve Kararlılıkla Yeniden Bismillah Diyelim
Programda konuşan Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Esen, “Yığınların sloganları arasında hakikatin bendesi olmak, her daim hakikati söylemek zordur. Dünyalık menfaat için hakikati iki kuruşa satanların çoğaldığı zeminde, muhteşem bir şuurla hakkı söyleyip, hakkın hükümlerince tahkimatta bulunmak çok zordur. Hani diyor ya kelam-ı kadim, ‘hakkı savunan az bir topluluk, nice çoklara galip geldi’ diye; Biz imam hatipliler, bu şuurla kendimizi yoğurmaya ahdettik. İrademizi, hep bu şuurun mayasıyla yoğurduk” ifadelerini kullandı.
Mümin Gaflette Olmaz
Zor zamanlarda, yüce Kur’an’ın emrettiği gibi “Allah’ın ipine sarılarak”, bir medeniyet hamlesi için çalıştıklarını anlatan Esen, şöyle devam etti: “Yılmadık, usanmadık. Ne de olsa bu dünya ‘bir geçiş yeridir’ diyerek, hesaplarımızı ukbaya göre yaptık. Hz. Ömer’in pers seferi sırasında söylediği ‘Peygamberimiz hayattayken, azlıkla yoklukla sınandık. Şimdi varlıkla sınanıyoruz’ hitabını hatırlarsınız. Aslında sünnetullahın hükmünü söylüyordu o adil halife. Zorluklarla sınanmadan varlıkla sınanma aşamasına gelemezsiniz. Kimi zaman bir daralma vardır, kimi zaman genişleme. Ama her iki durumda da insanın şuuru açık olması gerekir. Bizler, yokluğun kol gezdiği, zorun hüküm sürdüğü dönemleri hep beraber yaşadık. Hamdolsun bu süreci safları sıklaştırarak, azmimizi ortaya koyarak atlattık. Hüküm vericilerin en Adil’i Allah’tır. Şimdi varlığın zorluğuyla karşı karşıyayız. Şimdi, varın baştan çıkardığı bir dünyaya ile muhatap oluyoruz. Mümin, gaflette olmaz. Gaflete galebe çalar. Nasıl ki Ülkemizin ve ümmetin her zemin ve zamanda uyanık olması gerekiyorsa, inançla yoğrulmuş bir idrakin müntesibi olan İmam Hatiplilerin de kendilerini sigaya çekmesi gerekiyor.”
Yeni Bir Sistem İçin Öncü Olmalıyız
Meselenin açık ve net olduğunu sözlerine ekleyen Esen, Allah’ın hükmünü sonuna kadar idrak etmenin gerekliliğini belirtti. Esen, “Tam da buradan hareketle yeni bir şuur, yeni bir sistem için öncü olmamız gerekiyor. Çünkü, bizler hem inancın yoğurduğu tarihin birikimiyiz, hem de gaybın sahibi ve ‘vaadine sadık’ bir Rabbe inanıyoruz. Şimdi, modernizmin boğduğu insanın merhemi bizde demeliyiz. ‘Kapitalist emperyalizmin tarumar ettiği insanlığın çıkış yolunu hep beraber buluruz’ diyebilmeliyiz. Yoksa, bu gidişten, insanın tamamen köleleştirildiği bu sistemden biz de sorumlu oluruz. Hatta bizzat bu imanın hakkını veremezsek, kölelik çarkının arasına biz de sıkışırız” diye konuştu.
Bu gönderiye henüz kimse yorum yapmadı